top of page

Dram Nedir? İnsan Psikolojisine Etkileri Nelerdir?

  • Yazarın fotoğrafı: NESLIHAN CALISKAN
    NESLIHAN CALISKAN
  • 25 Şub
  • 2 dakikada okunur



Hafta sonu Tarık Akan ve Ertem Eğilmez arasında geçen bir diyaloğa denk geldim. Tarık Akan, Ertem Eğilmez’e ne kadar iyi bir sinemacı olduğunu fakat hiç ödül almadığını söylediğinde, Eğilmez alınarak ona ödül alacak bir film çekeceğini söyler ve Canım Kardeşim filmini çeker. Gerçekten de bu film ona ödül kazandırır. Eğilmez’in Hababam Sınıfı gibi komedi filmleriyle tanınmış bir yönetmen olmasına rağmen, bu dramatik filmle ödül alması beni hiç şaşırtmadı. Filmi izlememiş olduğumu fark edince, merakla oturup izledim.

 

Spoiler: Ertem Eğilmez, genellikle komedi filmleriyle tanınsa da, bu filmde trajediyi merkezine alarak toplumsal bir yansıma sunuyor. Filmde, anneleri ölmüş iki erkek çocuğun önce babalarını kaybetmesi, ardından küçük kardeşin hastalanarak ölüme yaklaşması ve büyük erkek kardeşin çaresizce son günlerinde kardeşini mutlu etmeye çalışması anlatılıyor.

 

Topluma Kalan Dram Mirası

Toplumlar, kültürel mirasları ve yaşanmışlıkları üzerinden psikolojik eğilimler geliştirebilirler. Türk toplumu, yüzyıllar boyunca ağıtlar, destanlar, edebiyat ve sanat gibi alanlarda üzüntü temalı olgularla dolmuştur. Bu yoğun dram unsurları, insanların günlük yaşamlarına da sızmış ve bireysel psikolojimizi şekillendirmiştir. Sıkça karşılaştığımız bu temalar, acıya olan alışkanlığı ve kahramanlık öykülerindeki mağduriyet üzerinden bir tatmin arayışını besler.

 

Dramın Psikolojik Etkisi: Acıya Sarılmak

İnsanların dram üzerinden doyum sağlama eğilimi, psikolojik olarak acı ve mağduriyetin daha tanıdık ve ulaşılabilir bir duygusal durum olarak algılanmasıyla ilgilidir. Huzurlu olmak ve doyumlu  bir hayat sürmek, kişiden ciddi anlamda çaba ve sorumluluk ister. Ancak dram, pasif bir kabullenmeyle beslenir; yani kişi, hayatın getirdiği zorluklarla mücadele etmek yerine, bu zorlukları bir kader olarak kabullenir ve acı üzerinden bir anlam çıkarmaya çalışır. Bu, bir tür kaçış mekanizmasıdır: Gerçek doyumun ve sorumluluğun getirdiği yükten kaçınmak, bunun yerine daha tanıdık bir acıya sarılmak.

 

Mağdur Kahramanlar ve Sorumluluktan Kaçış

Canım Kardeşim filmindeki abinin iş bulmak yerine bir şeyleri çalma yoluna gitmesi, sadece bireysel bir başarısızlık değil, toplumsal bir sorumluluktan kaçışın da simgesidir. Mağdur kahramanlar ödüllendirilir, ancak bu kahramanlık, gerçek sorumluluklar yerine duygusal anlar üzerinden inşa edilir. Olayların çözümü için aktif bir çaba göstermeyi seçmeyen karakter, kısa vadede çalma yoluyla bir rahatlama arar. Bu, toplumsal olarak yaygın bir eğilimdir: Zorluklarla baş etmek yerine, dramın getirdiği geçici ve duygusal anlarla tatmin bulmak. Toplumda mağduriyet ödüllendirilirken, gerçek sorumluluk ve çözüm arayışları ikinci planda kalır.

 

Kavuşamayan Aşıklar ve Sorumluluk Korkusu

Aşklar bile kavuşamayan aşıklar üzerinden tanımlanır; çünkü kavuşma sorumluluk getirir ve bu da dramatik sahnenin dışına çıkar. Bir ilişkide kavuşmak, mutluluğu sürdürmek ve emek vermek ciddi bir sorumluluk gerektirir. Ancak aşkı kavuşamama üzerinden idealize etmek, hem bu sorumluluktan kaçmayı hem de aşka daha trajik ve “dokunaklı” bir anlam yüklemeyi mümkün kılar. Kavuşmak, aşkı hayal dünyasından çıkarıp gerçek dünyaya indirmeyi gerektirir; bu da çoğu zaman insanlar için daha korkutucu ve zorlayıcıdır.

 

Dramla Beslenen Bir Toplum

Sonuç olarak, Canım Kardeşim sadece bireysel bir trajedi değil, aynı zamanda toplumun dramla olan ilişkisini de gözler önüne seriyor. Acıya alışmak, kişinin mutluluk ve başarı arayışını köreltebilir; çünkü dram, sorumluluktan kaçmanın daha kabul gören bir yolu haline gelir. Bu nedenle toplumumuzda, bireysel ve toplumsal sorumluluk almak yerine mağduriyetin kutsandığı bir döngü sürüp gider. Dram, sadece duygusal bir tatmin değil, aynı zamanda hareketsizliğin ve değişimden kaçmanın da sembolüdür.

 

 
 
 

Comments


Commenting on this post isn't available anymore. Contact the site owner for more info.
bottom of page